27 Eylül 2011 Salı

Ayrılık Şekli Aşkı Anlatmaz!


Bir ayrılık hikayesi, yaşanan aşkı özetleyebilir mi? Sadece ayrılma zamanımıza şahit olanlar, geçmişimiz hakkında ne kadar yanlış bir fikre kapılırlar. Biriyle kötü ayrılabilirsiniz ama aşkınız muhteşemdir.
Hep böyle olmuştur. Dışarıdan bakan gözler, bir ilişkinin bitimine denk geldilerse, yargıları da hatalı gelişir.
Ayrılıklar yaşanan aşkı anlatmaz.
Filmin sonu, filmin gerçek kalitesini, oyunculuk gücünü, konunun özünü açıklayabilir mi?
Katilin uşak çıkması, romanın kendisini tasvir edebilir mi?
Her ilişkinin kendine özgü bir dokusu oluyor.
İletişim şekli, kimliği oluşuyor. İki yabancı insan bir araya geliyor ve yaşamın bir dönemini paylaşıyor.
Kolay mı?
Her oluşum gibi, aşk da kendi kurallarını koyuyor.
Herkes, farklı iklim ve mekanlarda menekşe yetiştiriyor ama hiçbir menekşe birbirine benzemiyor.
Doğaya bakıp incelediğimizde, insan ilişkilerindeki oluşumun aynısını görmek mümkün oluyor.
Bahçeme bir portakal ağacı diksem ve onu gerektiği şekilde yetiştirsem; esinlerinden vitaminine, gübresinden ilaçlamasına kadar, bütün kurallara da uysam,
tadı başka bir yerde yetişen portakal ile aynı olur mu?
Olmaz!
İlişkiler de aynı portakal ağacının hikayesi gibidir.
Genel geçer kurallar olmakla beraber, hiçbir ilişki, bir başkasıyla aynı lezzete sahip değildir.
O yüzden sonuçlar, gelişim hakkında çok da doğru yargılar içermez.
İki insan, büyük bir aşk yaşayıp tutkuyla sevebilirler.
Aradan geçen zaman içinde, kim bilir ceplerinde ne anılar birikmiştir?
Yaşanılanlar birikir ve gün gelir, ilişki tükenir.
Onca zamanın tozundan, kirinden dolayı, bitişi de pek güzel olmayabilir.
Zaten ayrılık özünde güzel değildir ki!
Şimdi bizler, yani dışarıdan bakan gözler, bir ilişkinin sadece bitiş şekline bakarak, o aşkın niteliği konusunda nasıl ahkam kesebiliriz?
İnsanlar değişir; ilişkilerin biçimleri, alışkanlıklar, tutkular, inançlar değişir.
Bütün bu değişim içinde, düzenler bozulmak zorunda kalabilir.
Ve aşk, düzenini bozmayı sevmez!
Sevmez çünkü aşk kendini güvende hissettiği zaman yaşar.
O yüzden fırtınada, kasırgada ayakta durabilen aşkın sayısı azdır.
Diğer yandan bakılırsa, gerçek aşkın da tanımı, onlarınki olmalıdır.
Velhasıl, hepimizin biraz yanlış yaptığı konudur, gördüğümüz kadarını algılamak.
Arkasına bakmayı, geçmişini hesaba katmayı, vefayı, hatırları yok sayarız. Bir insana kötü deriz, onun geçtiği yollarda kirlenmiş olabileceğini düşünemeyiz. Biz hemen veririz cezasını, yargımızı üstüne yapıştırırız.
Oysa unutulmamalıdır ki;
ayrılıklar, yaşanılan aşkın ispatı değil, sadece içinden bir parçadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sponsor

 Image Banner 300 x 250